5 Mart 2015 Perşembe

PAKİSTAN NOTLARI

Pakistan’a ilk indiğimizde yorgunluktan olmalı, etrafıma pek iyi bakmadım. otele gidişimizde kapıyı açmak üzere elinde uzun namlulu silahla dışarı çıkan genç birini gördüğümde film sahnelerinden birinin içinde gibi hissettim kendimi. Aslında o sadece başlangıçtı. Pakistan’da yaşadığım ve gördüğüm birçok şey gerçeküstü gibiydi. 


Otelimiz Pakistan'ın genelinde belirgin şekilde ortaya çıkan mimari tavra uygun iki binadan oluşan butik bir oteldi.











 Pakistanlı çocuklarla ilk karşılaşmamız da burada oldu. Bizlere kıraat ve tekvando gösterisi yaptılar.

1. gün (16.02.2015) Sabah Khubaıb vakfının merkezine gittik.












Vakıf yöneticileri ve IHH'nın Pakistan'daki koordinatörü olan İsmail bey ile tanıştık.












Bize Pakistan ve Khubaıb vakfının çalışmaları üzerine sunum yapıldı.












 O sıralar televizyon programı için çekim yapan Adem Özköse ile vakıfta karşılaşmak hepimize sürpriz oldu.










Akşam saatlerine doğru Pakistan'daki ilk yetimhanemize, MSAL e gittik. Burada genellikle genç kızlar yani aynı zamanda IHH’nın ilk yetimleri kalıyordu. Bu gezi benimde IHH yı daha yakından tanımama vesile oldu çünkü ilk yetimhanemizi de ilk yetim kızımızın hikayesini de burada öğrendim. Şerife ile burada tanıştık. Kızlar bizim için elleriyle yemekler yapmışlardı ve mizansen kına gecesi hazırlamışlardı. Hep birlikte çok eğlendik, öyle ki kahkahalarımızı bastırmak için çok zorlandık. Ve tabi ayrılmamız da pek kolay olmadı. 







2. Gün (17.02.2015) Sabah  Sargodha kız okuluna gitmek için yola çıktık. Durduğumuz bir benzin istasyonunda Pakistan'ın aşırı süslü araçlarını fotoğraflama şansı buldum.



 İslamabad’dan çıktığımız noktadan itibaren uzun namlulu silahları olan polis araçları bize gideceğimiz yerlere kadar eşlik etti. Bu görüntülerde filmlerden alışık olduğumuz sahnelerdendi. Güvenlik için yanımızda olan bu araçlar beni daha çok tedirgin ediyordu aslında.

            Okulda bizim için karşılama töreni hazırlanmış. Bu hazırlıktan haberimiz olmadığı için araçtan alelade bir şekilde önce ben indim. Elinde Türkiye bayrakları ile sıra halindeki minicik kızları görünce birden kendime geldim, toparlandım ve o okuldan ayrılana kadar adeta bir rüyanın içine girdim. Bütün çocuklarla konuşmak sohbet etmek hikayelerini öğrenmek istiyordum ama o kadar vakit yoktu maalesef. 








Fatma ile ilk karşılaştığımız an. 
Fotoğraf: Zemzem Albayrak
İsmi Fatma olan bir kız ile görür görmez yakınlık oldu aramızda, onunla sohbet ettim.  Üç farklı ülkeye savrulmuş dokuz kişilik bir ailenin altıncı çocuğuydu. Aynı yetimhanede kalan kız kardeşi ile tanıştırdı beni, ona gösterdiğim ilgiyi kardeşine de göstermemi istedi. Elimden geleni yapmaya çalıştım.









         Okulda bizim için hazırlanan tiyatroları ve sunumları izledikten sonra hep birlikte yemek yedik. yemek sonrası bize dondurma ikram edildi. okulu gezdikten sonra okulun yeşil alanında çocuklarla hep birlikte vakit geçirmeye başladık.. Çimlerin üzerinde oyunlar oynayan birlikte gittiğimiz ablalara baktım o kadar neşeliydik ki çocuklar ile aynı yaştaydık sanki. 






Fotoğraf: Zemzem Albayrak
Fatıma'nın babası ve 3 kardeşi Türkiye'de, annesi ve 2 kardeşi İran'da, kendisi ve 9 yaşındaki kız kardeşi ise Pakistan'da. 'Bir gün olur da babamın yanına Türkiye'ye gelebilirsem seni arayabilir miyim?' diye sordu. Email ve telefon bilgilerimi verdim gelirse mutlaka araması için. İnşallah bir gün bütün ailesi bir araya gelebilir ve yolumuz bir daha kesişir.








 Bu okulda tanıştığımız 3 genç kız ile Haripur’a doğru yola çıktık.
Haripur’a geldiğimizde akşam saatleriydi. Çocukların ellerinin soğuğundan uzun zamandır bizi hazır bir şekilde bekledikleri belliydi. Yetimhaneye giden yolun üzerine sırayla dizilmişlerdi. Bir an önce fotoğraf makineme sarıldığımdan çocukların ellerinde tuttukları tabaklara dikkat etmedim. Başımdan aşağı düşerken fark ettim ellerindekinin gül yaprakları olduğunu. Hayatımda ilk defa kendimi bu kadar özel hissettim.




         Odalarımıza yerleştikten sonra akşam yemeği için yetimhaneye gittik. Geç geldiğimiz için çocuklar yemeklerini yemişlerdi. Biz ekip olarak yedikten sonra alanı yüksekten gören çevresi ağaç ve çiçeklerle çevrili yeşil bir bahçede hep birlikte çaylarımızı içtik ve Nedim Bey’ler ile Pakistan, yetimhanelerimiz ve yetimlerimiz üzerine sohbet ettik.





 3. Gün (18.02.2015)   sabah namazı sonrası deve kesildi. Binaların orta kısmındaki yeşil alanda genç bir delikanlı bir kır at ile bize gösteri yaptı. Bu kadar güzelini daha önce izlediğimi sanmıyorum. Mutlaka tanışmak istediğim için hemen yakınımdakilere kim olduğunu sordum. Hikayesinin hepimizi derinden etkilediği Şerife'nin kardeşi Seyfullah olduğunu söylediler.



 Kahvaltı sonrasında Rumi okulunu ziyaret için Haripur’dan yola çıktık. 
Yine çok güzel bir karşılama töreni hazırlanmıştı. Ama rahatsızlandığım için diğer etkinliklere katılamadım. Programlar bitene kadar araçta dinlendim.











Seyahat boyunca her zaman yanımızda olan kendi tarzında tercümanlık yapan kardeşimiz Younas'un (Yunus) kendi mezun olduğu Rumi okulunu bizlere anlatırken ki heyecanı. 
Fotoğraf: Zemzem Albayrak


             Haripur’a geri döndüğümüzde ağaç dikimi organize edilmişti. Her birimizin adına bir fidan hazırlanmış, başına da birlikte ekmemiz için birer tane yetim verilmişti. Fidanlardan birini seçtim ve çocukla sohbet ederek zeytin ağacımızı diktik. Oradan temel atma törenine sonrasında da Pakistan'ın özgürlüğüne ithafen güvercin uçurma törenine geçtik.  Ğulamraza ile resimler çekildik, sohbet ettik.



Temel atma törenimiz. fotoğraf: Khubaıb Foundation
Pakistan'ın özgürlüğüne ithafen güvercin uçurma töreni. fotoğraf: Khubaıb Foundation
 Rahatsızlandığım için akşam etkinliklerine kadar dinlendim.
Fotoğraf: Zemzem Albayrak

Fotoğraf: Zemzem Albayrak
Fotoğraf: Zemzem Albayrak


 Yemek sonrasındaki etkinlikler ve oyunlar için mescide toplandık. Ekibimizde sırf çocukları eğlendirmek için nasıl göründüğünü umursamadan oyunlara katılan yüce gönüllü kadınlar vardı. Kahkahalarla güldük ve güldürdük Elhamdülillah.



 4. Gün (19.02.2015)   Kashmir’e gitmek üzere hazırlandık, bavullarımızı aldık ve giriş holüne indik. Çocuklar da okula gitmek üzere hazırlanıyorlardı. Ğulamraza’yı yanında bir çocukla birlikte beni köşelerden izlemeye başladığını fark ettim. Yanıma gelmeye utanıyordu ama onunla hatta kardeşiyle de ilgilenmemi istiyordu. Ona gösterilen ilginin daha fazlası kardeşine gösterilsin istiyordu.
Yetimler üzerine arkadaşımla yaptığımız bir sohbette, ‘yetimlerin başını okşadığın zaman eline değen saç tanesi kadar sevap kazanırmışsın. Bu yüzden de yetimler hep elimizin altında dolaşır başları okşansın diye’ demişti.  Ne demek istediğini bu seyahatten sonra anladım. Haripur'dan ayrılana kadar nereye baksam  Ğulamraza  ve kardeşini gördüm. Ğulamraza’yı yanıma çağırdım. Onunla ve kardeşiyle elimden geldiğince ilgilenmeye çalıştım. Fotoğraflarını çektim. zeytin ağacımızı sulamayı unutmamasını tembihledim ve oradan ayrıldık. her ayrılık bir öncekinden daha zordu.



Ğulamraza (sağda) ve kardeşi (solda)
 Kashmir yolları hepimiz için zorluydu. Fazla virajlı ve kötüydü. hem yolları hemde iklimi açısından Karadeniz'i andıran bir yer Kashmir . Çok yetenekli gençlerin tiyatro ve gösterileri ile kendimizden geçtik. 






Ve tabi Kashmir’de arkadaşlarımızdan Ayşe ablanın yetim kızı ile bir araya gelişini gözyaşlarıyla izledik. Aslında kendi adıma kıskandım diyebilirim. O anda keşke Ürdün’de olsaydık diye düşündüm.
Fotoğraf: Zemzem Albayrak

    Yine oyunlar eğlenceler. Yine ayrılmakta zorlandığımız bir okul ve dünyalar tatlısı çocuklar. 



       5. Gün (20.02.2015)   İslamabad’da gezmek ve alışveriş yapmak üzere çarşısına çıktık. Şehri yüksekten gören bir tepe ilk durağımız oldu. yoğun sisten şehir görünmüyordu. ama Faysal cami beyaz rengi ile kendini gösteriyordu.




 Faysal caminde cuma namazını kıldık. Gizlice bir arkadaşımızın çantasında içeriye soktuğum fotoğraf makinem ile içeriden tek açıdan birkaç resim çekebildim. benim için her zaman çok beğendiğim bu yapının içinde namaz kılmayı hayal etmek bile zordu. Allah'a şükürler olsun. nasip etti.






           Alışveriş için çarşısında dolanma zamanı bulduk.


  Akşamında bu gezinin değerlendirmesini yapmak üzere vakıf yöneticileri ile birlikte toplantı yaptık. Sohbetlerle bölünen bu uzun toplantı son 1 haftanın muhasebesini yapmak için iyi bir fırsattı. Yapılan misafirperverliğe, karşılamalara, hediyelere ve kardeşliğe teşekkür etmenin bir yolu yoktu. 

           
            Aslında yaralarını sarmaya ve eğlendirmeye gittiğimiz çocuklar, bize kendi yaralarımızı fark ettirdi ve o oyunlar bizi daha çok eğlendirdi. Kendi adıma bir sürü kardeş edinmiş, kalbi yumuşamış ve daha dertlenmiş olarak döndüm.

                                                                           Fadime AYDIN / Şubat 2015 / SULTANBEYLİ